31 Aralık 2010 Cuma

git ve gelme Aralık.

Bu geceyi yalnız geçiren ve odadan çıkmayan kızlar için olağandışı bir uygulama da kaldığım kız öğrenci yurdundan geldi.

-Elektriği sık sık kesintiye uğratmak!

Odanın ortasında aralık ayını uyuz edecek kadar çıplak bir halde dans ediyorum.Ara sıra ışık sönüyor ve tekrar yanıyor. Bira almayı düşünmüştüm. Ortama da uyarmış. Keşke alsaydım.Geç değil;ama dışarı çıkarsam ışığa doğru yürürüm. Sonra ışık gözlerimi aldığında karşımdaki ilk karartıya sarılırım. Birayı falan unuturum. Yalnız olduğumu da.. Ama dışarısı çok soğuk ve kalın giyinmekten hoşlanmıyorum.

Şimdi, işin kötü yanı kitap okuyup şu odadan çıkamıyorum. Hayal kursam da çıkamıyorum. Çünkü üzüyor hayallerim bu gece. Odaya tıkıldım.

Tanıdığım herkes bu gece sevdiği insanlarla birlikte olmasa bu kadar yalnız hissetmezdim.

Ah şu özel günler..
Ah şu elektrik..
Ah sevdiğim insanlar..

~Hoşça kal Aralık. Git ve gelme. Zaten kışı sevmem. Bir de son'ları,veda'ları ve kalın giyinme'leri.

28 Aralık 2010 Salı

ve fizy de..

"Kullanıcıların şarkıları indirmeden sadece ismini yazarak bulup dinlediği bir nevi istek parça güdümlü internet şarkı kütüphanesi görevi gören fizy artık Türkiye'de yasak.
Eylül ayında Youtube'un en büyük rakiplerinden video paylaşım sitesi Vimeo'ya erişim engellemesinden sonra fizy de yasaklı siteler listesine girmiş bulunuyor."

Fizy dedi ki:
-we will be back.

>fizy'nin kurucusundan açıklama<

27 Aralık 2010 Pazartesi

eksik.

"Eksik" kelimesi var bir de. Her türlü ortama uyum sağlar. Görevini iyi yapar falan.

-Burda eksik bir şey var. x'i almayı unuttum.
-Sen,eksiksin hayatımda.
-Bi' sen eksiktin.
-Bu ödev eksik olmuş.Tamamla öyle getir yavrum.
-Sende bir şey eksik sanki. Öyle hissettim.

Keşke hiç eksik bir şey olmasa. Her şey tam olsa. Eksiklik kek yaparken kabartma tozunun olmayışı gibi olsa hep. Hep ama.

>Eksik bir şey<

öyle.

"Sana bakarken gözlerimi kapasam karanlıkta kalırsın.Haberin var mı?"
                                                                       -Latife Tekin.

26 Aralık 2010 Pazar

24 Aralık 2010 Cuma

ithafen.

>eşliğinde<

Edepsiz olan bizdik o gece. Edep yerlerimiz edepliydi,ve biz ayıp ettik. Biz edep yerlerimize ayıp ederek başladık birbirimizin hayatına girmeye.
Votkanın hiç suçu yoktu. Votka,her zamanki votkaydı. Biz,her zamanki biz değildik. Maymun kafesinden farksızdı otel odası. Fındık fıstık atıp iştahımızı kabartmıştık,ve maymun kadar iştahlıydık. Odanın suçu yoktu. Öyle ya,maymundan evrimleştiği söylenen yine bizdik. Belki haklı çıkardık dine sığınmayan bilim adamlarını. Biz,yaratıcıya inanırdık. Ona da ayıp ettik. Konuşa konuşa anlaşırdık;çünkü koklaşa koklaşa anlaşmaktan korkardık. Bu yüzdendi ağızlardaki balık,sigara ve alkol kokusu. Tat da koku kadar kötüydü. Lezzete önem verdiğimi o zaman öğrendin. Yine de sigara tadı senin ağzında çekici gelirdi. Bunu bile bile çiğnerdin o naneli sakızı. Açılan nefesine kokumu çekerdin. Bazen ben sigara gibiydim,sen alkol. Onlardan tek farkımız birbirimize zarar vermeyişimizdi.Ben hep sarhoş olmaktan korkardım,ne kadar istesem de. Sen,ciğerlerini pek önemsemezdin. Korkmazdın da. Önemsemezdin ve korkmazdın işte. Yine de fazla nefes çekmezdin benden. Hep saygılıydın. Bunu o zaman öğrendim.
Ben inatçıydım,sen anlayışlı.
Ben seni severdim,sen beni.

21 Aralık 2010 Salı

O'na aynen şöyle söyledim.


-ben balık sevmem.
kişisel not: seninleyken balık ekmek yiyesim geliyor.
kişisel kişisel not: üstelik lezzetli bile geliyor.
kişisel kişisel kişisel not: canım balık ekmek istedi.
kişisel kişisel kişisel kişisel not: bi üst notta sen yanımda olaydın da balık ekmek yiyeydik dedim dolaylı yoldan.

16 Aralık 2010 Perşembe

çıktı.geldi.

 

Rüyamda gördüğüm 'beyaz uçurtma'nın anlamını,
"yakın zamanda sevgilinin yanına gelmesi" 
olarak yorumlamıştı. 
Gülümsemiştim. 
Sonra çıktı.
Geldi. 
Bazen rüyalar gerçek olur. 
Bu sizin elinizdedir  
ya da
o'nun.

heyecan.

"kalp ritmimi bozacakmış hissi yaşatıyor." dedi biri.
Aynen öyle. Bende şöyle de oluyor; mide bulantısı,ağladım ağlayacağım hissi,uyuyamama ve bazen de coşku. Heyecan arada bir uğrar ve ebesini beller insanın. Bir şekilde uçlarda hisler yaşatır. Terletir de. Heyecan,ürkütücü; çünkü heyecandan ölünebilir. Böyle de bir şey var.

~Çişin gelir gibi olur,ama gelen başkasıdır.

14 Aralık 2010 Salı

ama kardeşler iyidir.

O doğduğunda "benimle ilgilenin","artık beni sevmiyorsunuz","onu sevmiyorum işte" vb kıskançlık triplerine girmedim. Çünkü ailem öyle hissettirmemişti ve ben sevecen bi' çocuktum. Bana büyüyünceye kadar imrendi. Hayran kaldı. Sonra büyüdü. Benim büyürken yapamadığım birçok şeyi yaptı büyürken. Kıskandım. Ama çaktırmadım. Laf arasında annemle babama "ben onun yaşındayken.." li cümleler kurdum. Çünkü imrendim. Ama kıskançlıktı o yani. Ona da inceden dokundurdum. Kıskandığımı anlamadı. Çünkü anlasın istemedim. Üzülüyordu öyle olunca. Tıpki benim de önceden o beni kıskandığında üzüldüğüm gibi. Resmen rolleri değiştik.
Şimdi hayran hayran bakıyorum. Arada bir kıskanıyorum. Daha çok seviyorum gün geçtikçe.

V for love.

<-- İşte tam olarak böyle oldu.

Bir gün, V maskesiyle aniden beliriverdi hayatımda. 
Sonradan işte. 
Sonra ben çok sevdim onu.




"sana hiç dokunmasam, öpmesem, bilmesem hatta tanımasam bile seni seviyorum."

10 Aralık 2010 Cuma

farkettim.

Dilediğim zaman canımın istediğini yiyememe durumum var yurt ortamında.-doğal olarak.- Birkaç gün için arkadaşımın evine ev hayatı yaşamaya geldim. Ev. Ev yani. Benim için farklı ülkeye gitmek gibi bir şey şu durumda. Feci güzel.

"Ne yesek ki?" diye sorduğunda,
-sucuklu yumurta yiyelim! dedim. Hemen yaptık,yedik.

Ertesi gün sabah yine aynı muhabbet oldu. Ben yine aynı cevabı verdim. Bu cevabım üzerine evdeki küçük arkadaşım şöyle dedi:

-Antalya'da insanlar her gün sucuklu yumurta mı yerler?
"Oha! ne alaka? o nerden çıktı ki?" dedim.
-Dün de sucuklu yumurta yemek istedin Nisa Abla,diye yapıştırdı. 

O kadar özlemişim lan. O zaman farkettim,değilse yurtta hiç aklıma bile gelmiyor.Canım istemiyor falan.

Arkadaşımın babası arabasıyla evlerine kadar bizi getirdiğinde mesela.Babamı özlediğimi farkettim.Kardeşiyle resim çizerken kardeşimi özlediğimi,hatta bir tane daha kardeşim olsun istediğimi farkettim. Annesiyle telefonda konuştuğumda da,annemi özlediğimi.."Çamaşırları topladınız mı Nisacım. Dolapta o var şu da var. Sizi seviyorum."